Yaklaşık on yıldır çeşitli gazete ve dergilerde, hatta internet sitelerinde köşe yazıları yazdım ve yazmaya devam ediyorum. Ne ilginçtir ki, en çok ilgi çeken yazım, Medyafaresi'nde, eski patronum Cem Uzan'dan kısa da olsa bahsettiğim, son köşe yazım oldu.

Ne merak uyandıran bir konuymuş meğer... Bilseydim daha önce defalarca yazardım(!)

Aslında Uzan ailesinin çöküşünden bu yana bir kaç yayınevi, anılarımı yazmamı istemişti. Çünkü 1990 yılından itibaren oradaydım. Benim gibi bir iki kişiye de aynı teklifin yapılmış olması muhtemel. Hiç böyle bir şeye yanaşmadım ve kibarca reddettim. Oysa ben yazsaydım, medya maymunlarını en doğru anlatan, herkesin bir solukta okuyacağı bir yazı olurdu, bundan eminim. Ama bana yakışır mıydı?



Sanmıyorum!

Yakıştırmadım ve hala aynı şeyi düşünüyorum. Ama ortadan konuşmak gerekirse eğer, bugün bazı koltuklarda oturup, Cem Uzan'a sallayanların, geçmişte nasıl yağcısı olduklarını gördü bu gözler. Bugün aynı kişiler, yine güçlü olanın yanında şaklabanlık yapıyorlar. Hiç sahici değil.

İşte bu yüzden, mevcut medyatik düzeni sahte ve iğrendirici buluyorum, ve yeteneksizliğimden (!) bir yerlerde saltanat sürmiyorum. Ne yalakalık yaptım, ne başka bir şey. Patronuma bile yeri geldiğinde posta koydum, Paris'ten de olsa, sorun, beni doğrulayacaktır. Bir çok iş yapıcıların ona yapamadığını yani. Üstelik te en çok haksızlık gören kişi bendim. Çünkü hiç bir zaman çok yakınında olmayı tercih etmedim. Ama hep dik durdum ve bu duruşumu her zaman bir mesafeyle korudum.

Sırf bu yüzden bu konuda konuşma hakkını kendimde görürüm ama bu, benim konuşmamı da gerektirmez! Bir çok kişinin, sunucusunun, yapımcısının, aileye bir şekilde girenlerinin, VJ'inin veya yoktan var edip, adam diye ekrana sürdüğü isimlerin, ağızlarından salya akarak, eski patronları hakkında konuşmalarını doğru kılmıyor! Üstelik, zamanında, ondan randevu alabilmek için günlerce, haftalarca bekleyen, karşısında tir tir titreyen isimlerin bugün çok basit bir adamdan bahseder gibi atıp tutmaları da midemi bulandırıyor.

Cem Uzan'ı sevdiğimden ya da avukatlığına soyunduğumdan değil ama iki yüzlülüğe karşı durduğumdandır bu tepkim.

Bilmem hangi gazetecinin veya bürokratın,"Uzan'ı ben mahvettim", "yok aslında ben mahvettim" edalarıyla ortalıkta dolaşması da ne kadar sevimli, tartışılır, ama bana leş yiyicileri hatırlatıyor. Tamam işte, bir imparatorluk bitmiş, adamlar ülkeyi terk edip gitmiş. TMSF ile hesaplarını görsünler, ama arkasından, özel hayatına dair, doğru veya uydurma hikayelerle kendilerini kahraman ilan edenlere ne denir?



NTV etik bir şekilde verdi cevabını. Yıldo'yu ekrana çıkartmasaydı kim tanırdı acaba? Ayrıca hangi zengin patronun sevgilileri olmamış? Adam yakışıklıydı, parası vardı, kızlar kapısında beklerdi. Ondan sonra kapını önüne konulurlardı. Kısa süren saltanatlar yani. Bize ne? Kiminle ne yaptığından... Benim gibi uzak duran, sene çalışmış kovulmadan. Patrona yakın olmanın riskleridir bunlar. Sanki başka yerlerde, farklı mı işliyor her şey? Bırakın adamın özel hayatını, işlediği suç varsa ona bakın, onu konuşun. Ama o insan buradayken önünde titreyenler, randevu bekleyenler değil, ötekiler konuşsun!

Ayrıca zamanın kartel medyasına hizmet edenler, ne kadar sahici, bunu sorgulamak lazım! İşte o kartel medya ki, açgözlülüğüyle bütün rakiplerini yutmanın cezasını bugün çekiyor. İşte o "yutucu medya" grubu, bugün muhalefet yaparken yanına yandaş arıyor, ama bulamıyor! Yuttukları yanına kar değil, zarar kalıyor...

Şimdi ayıklama zamanı, taşlardan pirinci...

Ama ben zaten sarışın bir kadınım, bir sakalım bile yok...

Rana Elik ranaelik (at) hotmail.com

Beğenmediğiniz Uzan'lar hiç değilse ülkeye ve üretime katkısı vardı.Binlerce işci çalıştırıyordu.Kendine rakip olanı yok etmekte başarılı olanların sayesinde yok oldu da iyimi oldu.Şimdiki zenginler sadece cebini dolduruyor,kime ne faydaları var.

Uzanları bitirenler onların varlıklarını kendi ceplerine indirdiler Elhamdülillah...

RTE El beşire gösterdiği hassasiyeti uzanlara gösterseydi bu gun onlarca milyar dolar nerede olucaktı tabi uzanları istemeyecekti el beşir türkiyede koltuk peşinde değil sefa peşindeydi tabi istemeyecekti 10 larca milyar dolarlık bir yatırım türkiyede olsaydı telekom ve diğer özelleştirmeler hem istediklerine hemde bu paralara gidecekmiydi gitti denen paranın fazlasını tmsf tahsiletmedimi etti...